Yayından kaldırılan diziler

Başlayıp birkaç hafta sonra ekranlara veda eden dizilerin sayısı ne kadar fazla..

Türk yapım şirketleri, yurtdışındaki yapım şirketleri gibi bir pilot bölüm çekip, önce hedef kitlesinden belli sayıda izleyiciye izletip, geribildirim falan almıyor mu acaba? Yoksa çöpe atacak çok fazla paraları mı var?

Ataşehir Mimar Sinan Camii

Osmanlı zamanında inşa edilen birçok camide gördüğümüz zarif kuş evlerinin benzeri olan iki adet kuş evi, Ataşehir'de geçen Temmuz ayında ibadete açılan Mimar Sinan Camii'nin yola bakan cephesini süslüyor.

Yurttan Kareler - 9

Çamlıca'dan gün batımı..

SoruYORUM:

Elindeki bezden yapılma oyuncağı "canım Pepeee" diye sevip öpen oğluma sorulan soru: "Oğlum, sen kızmısın?"

Şefkat/sevgi göstermek sadece kizlara/kadınlara özgü bir hal midir?

Mercimek Çorbası

Renk cümbüşü.. 

Sihirli Kelime

22 aylık oğlum "lütfen" kelimesinin gücünü keşfetti.. Oflaya puflaya yaptığım ya da yapmamak için bin dereden su getirdiğim konularda, arkadaşın "yutfeen.. yutfen yaa" lafı ile yelkenleri suya indiriyorum..

Robot

Güney Afrika'da, yol üzerinde "ROBOT" yazısıyla karşılaşırsanız, "haydaa, ne robotu?!" demeyin efenim.. Güney Afrika'da, trafik ışıkları "Robot" olarak adlandırılıyor..

Helal Sertifikası

Güney Afrika'da McDonald's, KFC, Nando's, Debonairs vs. gibi büyük restorant zincirlerinin şubelerinde, kasaya yakın bir noktada, duvara asılmış Helal Sertifikası'yla karşılaşabiliyorsunuz; yani bu restorantlardaki ürünler İslami usüllere göre kesilmiş hayvanların etlerinden yapılıyor..

Yalnız, bu sertifikayı veren kurum tek değil.. Aşağıdaki fotolardan da görüleceği üzere Nando's ve Debonairs'deki helal sertifikaları farklı kurumlar tarafından verilmiş.. Bu kurumları kim yetkilendiriyor ya da onlar da denetleniyor mu bilmiyorum, ama hiç olmamalarındansa böyle birden fazla olmalarını tercih ederim..

Radar

Türkiye'de, hız limitini aşanları yakalamak için, otoyol kenarlarında içinde radar olan polis arabaları beklerken; Güney Afrika'da, otoyolun ortasında ellerinde radar ile polis memurları bekliyor..

Güney Afrika'da baz istasyonları

Mart sonunda Türkiye'ye döndüm ama Güney Afrika ile ilgili yazı/fotoğraf eklemeye devam edeceğim İnşa'Allah..

Türkiye'de özellikle büyükşehirlerde neredeyse her caddede rastlanılan ve çirkin görüntü oluşturan baz istasyonları, Güney Afrika'da daha seyrek yerleştirilmiş ve göz estetiğini bozmaması için yapma ağaçların içine saklanmış..

İstanbul'da ise elektrik trafoları eski İstanbul evlerine benzetilerek boyanıyor görüntü kirliliğine engel olmak için (örnek için buraya).. Baz istasyonları için de Güney Afrika'daki gibi bir çözüm ayarlansa harika olurdu..

Sama Primary & High School, Johannesburg

Güney Afrika'daki Türk okullarından biri olan Sama Primary & High School.. Bahçesinde küçük güzel bir camiyi de barındırıyor..

Anatolia

Johannesburg'da bir sitenin girişi.. İsim ve logosu sizin de ilginizi çeker sanırım.. Emeği geçenlere selam olsun..

No smoking!

Kapalı alanlarda sigara içme yasağı Güney Afrika'da da uygulanıyor ama para cezası Türkiye'ye oranla daha yüksek. Yasağa uymayan bir kişi Güney Afrika'da maksimum 500 rand/117 TL öderken Türkiye'de 83 TL ödüyor. Yasağın hükümlerini yerine getirmeyen işyeri sahibi ise Güney Afrika'da maksimum 50.000 rand/11.727 TL öderken, Türkiye'de 5.513 TL ödüyor..

Çöp Toplayıcıları

Türkiye'de, özellikle büyük şehirlerde, kağıt mendil satan, "ne kadar?" diye sorduğunuzda ise "ne verirsen" diye cevap veren sokak satıcılarıyla çoğumuz karşılaşmısızdır. Johannesburg'da ise, trafik ışıklarında bekleyip, kırmızıda duran arabaların yanına yaklaşıp, arabada çöp varsa torbasına alan, sonra da para, yemek vs. "ne verirseniz" kabul eden çöp toplayıcıları var..

Nizamiye Külliyesi

Geçen haftasonu, yapımı hala devam eden Nizamiye Külliyesi'ni (Nizamiye Complex) görmeye gittik. Ali Katırcıoğlu adlı bir Türk işadamının öncülüğünde yapılan külliye, 100 dönüm arazi üzerine kurulmuş ve içinde Edirne'deki Selimiye Camii'nin ikizi olarak inşa edilen Nizamiye Camii'ni, Nizamiye Kliniğini ve Türk çarşısını barındırıyor.

İnşaat halinde olmasına rağmen bu devasa projeden etkilenmemek elde değil. Öyleki, Güney Afrika'da yaşayan müslümanlar özellikle haftasonlarında külliyeyi görmeye gidiyorlar. Biz oradeyken, Türk görevliler gelen küçük bir gruba külliyeyi gezdiriyor ve yapı hakkında bilgi veriyorlardı.

Fotoğraflar daha iyi anlatacak bu etkileyici yapıyı..

Güney Afrika - İlk İzlenimler

THY'nin İstanbul-Johannesburg uçuşu 9,5 saat sürüyor. Gece başlayan yolculuk sabah sona eriyor. Havaalanında uçaktan çıktıktan sonra pasaport kontrolü için ne tarafa gideceğinizi gösteren tablelalar yok, kalabalığı takip etmeniz gerekiyor. Bizim gibi sona kalırsanız dona kalıyorsunuz. Dil bilmek sorunu çözmüyor; çünkü bir de soracak görevli bulmanız gerekiyor.. Nihayet bir şekilde pasaport/vize kontuarlarını bulduğunuzdaysa uzun bir kuyrukla baş etmek zorunda kalıyorsunuz.

Yalnız tam burada Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek lazım.. Güney Afrika'ya 1 aylık bir süre için vizesiz giriş yapabiliyoruz Türk vatandaşları olarak. Türkiye'de olduğu gibi giriş için para falan da almıyorlar sağolsunlar..

Pasaport kontrolü ve bagaj alımının ardından havaalanından şehir merkezine varış arabayla yarım saati bulmuyor, tabi trafiğin yoğun olmadığı saatlerden bahsediyorum.. Şehrin merkezine doğru ilerlerken ilk dikkati çeken şey yeşilin bolluğu; bir de binalar genellikle çok katlı değil.. Yollarda daha çok nüfusun %80'ni oluşturan siyahları görüyorsunuz, beyazlara daha çok şehir merkezinde rastlıyorsunuz.

Güney yarım kürede olduğumuz için Şubat ayında yaz mevsimi yaşanıyor. Ama sanırım Johannesburg'da nem oranı fazla olmadığı için bunaltıcı sıcaklar yok.. Gündüz ve gece arasındaki sıcaklık farkı biraz yüksek.. Bunun dışında yaz mevsimi olmasına rağmen aniden bastıran yağmur ya da gök gürültüsü size hangi mevsimde olduğunuzu unutturabiliyor.

Daha yazılabilecek çok şey var aslında ama tadında bırakayım; daha sonraya yazacak birşeyler kalsın..

Güney Afrika'dan merhaba!

30 Ocak itibarıyla Johannesburg'dayım.. İlk izlenim olarak, yeşilden nasibini almış bir şehir diyebilirim.. Burada bulunduğum sürece (Mart sonuna kadar İnşa'Allah), çoğunlukla fotoğrafla da olsa, daha sık blog girişi yapmak ve izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.. Bakalım neler görecek bu gözler..

13

Dün ayın 13'üydü ve günlerden cumaydı.. Dolayısıyla internette 13. Cuma'ya dair haberler, tweetler, blog girişleri tavan yaptı.

Benim de aklıma, bu batıl inanışın bir yansıması olan, geçen Ağustos ayında farkına vardığım (ki neredeyse 15 seneden fazladır düzenli olarak uçakla seyahat ederim, bu zamana kadar nasıl farketmedim hayret ediyorum) bir durum geldi.. Bindiğimiz uçağın koltuk sırası 12'den 14'e geçiyordu. 13. sıra yoktu! Ve bana bu durumun bütün uçaklarda böyle olduğu söylendi..

13 rakamının uğursuzluğuna dair inanışın yaygın olduğunu biliyordum ama hayatımıza bu kadar girebilmesi beni hayrete düşürdü açıkçası..