7.12.2008

Shibuya Caddesi vandallardan nasibini aldı


Ortak kullanım ve paylaşımı gerektiren kamu mallarına bilerek ve isteyerek zarar veren kişilikleri bozuk bu güruha sinir oluyorum!


30.11.2008

Yurttan Kareler - 2

Yağmur yağdığında coşacak hız göstergesi..

7.11.2008

Yurttan Kareler - 1

Yurdum yaratıcı girişimcilerle dolu..

* Üsküdar-Bağlarbaşı'ndaki Öz Burger, dükkanın bulunduğu köşeye menüsünün fotoğraflı listesini asmış..


* Menüde garibanından zenginine herkese göre birşey var.. :)

16.10.2008

Keyif

Arasıra eş dostla "çağrışım oyunu" oynamayı seviyorum.. Hani bir kelime söylenir; bu kelimenin çağrıştırdığı ilk kelime, düşünce, cümle beklemeden süzmeden karşı tarafa aktarılır..

Şimdi çağrışım oyunu oynasam, "keyif" denildiğinde aklıma gelecek ilk şey aşağıda eklediğim bu kare(ler) olurdu.. Yarın ne derdim bilmem ama bugün böyle..

Ya siz değerli okuyucular, "keyif" deyince aklınıza ne geliyor? Hadi düşünün.. ve keyiflenin..

Kulağa bir küpe daha!

Yazma pratiği yapmak için başlattığım bu bloğun başka konularda da faydasını görüyorum.. Mesela daha esnek olma konusunda bana ilham vermesi gibi.. Gerektiğinde, zamanı geldiğinde, önceden alınmış kararların değiştirilip geliştirilebileceğini bizzat burada -şimdi- tatbik ederek görüyorum.

Bu blogda gözlemler, öğrenilip öğretilmek istenenler, yorumlar şu ana kadar yazıyla ifade edilip fotoğrafla desteklendi.. Bundan sonra bunun tersi de yapılacak; paylaşılmak istenen fotoğraflar yazıyla desteklenecek.. hatta bazen yazısız-yorumsuz sergilenecek..

Bu yeni durum yazı yazma konusunda tembelliğe itebilir mi beni?
-Evet..

Bunun olmaması için elimden geleni yapacak mıyım?
-Evet (İnşa'Allah)..

Bunu buraya niye yazıyorum?
-Hatırlatma olsun diye..

Yazacak birşey kaldı mı?
-Hayır..

Öyleyse?
-Haaa, selam ile.. ;)

25.09.2008

Üsküdar'da Shibuya Caddesi

Altunizade'deki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakultesi Camii'nin önündeki ışıklardan Ermeni Mezarlığı tarafına geçildiğinde bir sene kadar önce düzenlemesi yapılan, Mahir İz Caddesi ile Kısıklı Caddesi'ni (diğer adıyla "bankalar caddesi") birbirine bağlayan Shibuya Caddesi'ne ulaşılır.. Bir tarafında Ermeni mezarlığı, diğer tarafında ise birkaç küçük kafe ve giyim mağazası bulunan bu caddenin tabelasını ilk gördüğümde yanlış mı gördüm acaba diye tekrar bakmıştım..

Cadde tabelasının hemen yanındaki açıklamadan da anlaşıldığı üzere Üsküdar Belediyesi ile Tokyo-Shibuya Belediyesi arasında imzalanan "kardeş şehir" protokolü sonrasında, aradaki dostluğun geliştirilmesine katkıda bulunmak için yeni düzenlenen bu caddeye "Shibuya Caddesi" adı verilmiş.

Ermeni mezarlığı tarafındaki yüksek duvar boyunca Japon ve Türk kültürlerindeki benzer unsurların konu edildiği fotoğraflı serginin de bulunduğu caddenin fotoğraflarını çekmek bugüne nasip oldu..

Ben de hatırlamak ve paylaşmak için bu bloğa koymaya karar verdim.. Buyrun bakalım..


31.08.2008

Kulağıma küpe!!

Haziran, Temmuz ve Ağustos ayının şu son gününe kadar bu bloğa birşey yazmadım.. Sıklıkla, hangi konularda, ne zaman, ne kadar, nasıl yazmam gerektiği konusunda uzunca düşünüp en sonunda da yazmaktan vazgeçtim.. Buna bir son vermem lazım.. Bu girişi yapmamın nedeni bu.. Karar aldım, yazmak istediğim zaman hemen yazacağım; "yanlış", "eksik", "sıkıcı" bir yazı olmaması için uzun uzun düşünmek yerine o anda ne yazmak istiyorsam yazacağım.. Düzeltmeler her zaman yapılabilir; yanlış yapmamaya uğraşırken yazmamak beni bir yere götürmeyecek.. Öyleyse yazacağım..

Kulağıma küpe olsun!

10.05.2008

Beyoğlu Sahaflar Çarşısı

Yine Fahri hocamın verdiği ödevlerden biri Beyoğlu’ndaki Sahaflar Çarşısına gidip gözlem yapmam ve bir haber çıkarmaya çalışmamdı.. Aşağıdaki notlar, yaptığım gözlemlerin özetini oluşturuyor.. Haber yapıp yapmadığıma gelince.. Utanarak söylüyorum, henüz yapmadım; ama gözlemin hangi mekanda ve zamanda olursa olsun haber oluşturmada çok önemli unsurlardan biri olduğunu tecrübe edindim.. Şimdi gelelim notlarıma (çektiğim birkaç resmi de ekleyeceğim yazıya)...



- Beyoğlu’ndaki Sahaflar Çarşısı’nın üç girişi var. Biri Galatasaray Lisesi'nden İngiliz Konsolosluğu'na giden yol üzerinde; ikincisi o yol üzerinde ilk sağa donüşteki sokakta, üçüncüsü ise tekrar ilk sağa dönüşte karşımıza çıkan balıkçılar pazarının içinde..


-Sahaflar çarşısı, içinde bulunduğu binanın iki katında onlarca dükkandan olusuyor. Binanın diğer katlarında Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası, Yonga Levha Sanayicileri Derneği, Türkiye'de İngiliz Ticaret Odası Derneği, İstanbul Eğitim Fuarları ve Tanıtım Ltd. Şti., İstanbul Eczacı Odası Eğitim Kültür Sanat Merkezi, Global Vizyon Yurtdışı Eğitim Danismanliği gibi kuruluşlarin ofisleri bulunuyor..


-Çarsi Haziran, Temmuz, Ağustos dönemi dışında haftanın 7 günü, sabah 8.00 aksam 20.00 arası açık.. Yaz döneminde pazar günleri kapalı oluyor..


-Çarşıda sadece kitaplar yok tabiki.. Eski plaklar, film posterleri, aktörler ve aktristlerin fotoğrafları, antika eşyalar da satılıyor.. Hatta bir iki matbaa dukkanı, berber ve elektrikçi de bulunuyor bu çarşıda..


-Gezerken dükkanların birinin vitrininde dükkan sahibiyle yapılmış bir söyleşi ya da ropörtajın gazete küpürünü gördüm.. "Tek Hayali Kitap Müzesi Açmak" tı haber başlığı, ve Hürriyet'te yayınlanmıştı. Benim de kafamda çarşı esnafından biriyle oturup konuşarak insan odaklı bir haber yapmak vardı ama başka birşey bulunabilir mi diye gezmeye devam ederken, bir dükkan önünde birkaç kutu dolusu eski fotoğraflar gördüm.. 1950'ler, 60'lar, 70'ler ve sonrasından yüzlerce fotoğraf vardı kutularda..


Dükkan sahibine gidip fotoğrafların satılık olup olmadığını sordum. Tanesini 25 kuruşa sattığının söyledi.. Fotoğrafları nasıl elde ettiğini sordum: Ölen ve yakını olmayan insanlardan kalan (bazen de öylesine bulunan), çöpçüler, eskiciler tarafından kağıtçılara, kağıtçılardan da kendilerine satılan resimler olduğunu söyledi.. Bu resimleri alan insanlar ya da alma nedenleri hakkinda ise bir bilgi veremedi.. (Tahmine ve kurguya açık bir konu, araştırılabilir..)


Fotoğrafların bazılarının arkasında gönderildikleri kişiye hitaben yazılmış notlar da vardı.. Bunların bazılarından çok ilginç haberler çıkabilir diye düşündüm.. Böyle bir pazar olması, bu çesit resimlerin satılması, alıcı bulması bile başlı başına bir haber konusu bence.. Ben yapmadım o başka.. :) Neyse gelecek yazılara kısmetse..

Çarşıdan birkaç fotoğrafla bitireyim bu yazıyı..




7.04.2008

Üsküdar'da Kuş Evleri

(Bilim Sanat Akademisi'nde Fahri Sarrafoğlu hocamın bana verdiği ilk ödev konusuydu.. İyi bir çalışma olduğunu düşündüğüm için değil; bu bloğa hemen bir başlangıç yapma ihtiyacı hissetmem ve hali hazırda elimde bu yazının olmasından dolayı koyuyorum. Uzun değil, o yüzden sıkılmayacağınızı umuyorum.. Hadi Bismillah..)


KUŞ EVLERİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

Geleneksel mimari açısından bakıldığında Japonya dışında sadece Türkiye’de bulunan kuş evlerinin geçmişi 16. yüzyıla uzanıyor. Genellikle cami, medrese, han, ev, köprü, kütüphane, türbe gibi taş ve tuğla kullanılarak yapılan büyük eserlerde rastlanan kuş evleri en basit olarak duvar üzerinde bir kuşun yuva yapabileceği şekilde delik bırakılarak oluşturulurdu. İnsan elinin ulaşamayacağı ve kuşların kendilerini güvende hissedecekleri uygun yerlere yapılan bu yuvaların yönleri genellikle rüzgardan korunaklı olan güney cepheye bakardı. Küçük delik şeklindeki ilk kuş evleri, zamanla duvara oyulan ya da gömülen, çatısı, balkonu, kabartmaları olan kuş saraylarına dönüştü.

Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde ilk olarak İstanbul’da gözlenen kuş evleri, ardından Edirne’den Doğu Beyazıt’a, Bursa’dan Sivas ve Konya’ya kadar birçok ildeki yapılarda görülmeye başlandı.

ÜSKÜDAR’DAN ÖRNEKLER

Sanat tarihçisi merhum Malik Aksel, İstanbul’daki kuş evlerinin en güzellerinin Üsküdar’da bulunduğunu belirtmiştir. Bu ifadenin doğruluğuna şahitlik etmek için yönümüzü Üsküdar’a çevirirsek, bahsedilen gözalıcı kuş evlerini bulmakta zorlanmayacağımız söylenebilir.

İncelediğimizde, Üsküdar’daki padişahlar ve Osmanlı hanedanı mensupları adına yaptırılmış camilerin hemen hemen hepsinde kuş evlerinin bulunduğunu görmekteyiz. Bunlardan en göze çarpanları Ayazma, Yeni Valide ve Selimiye camilerindeki kuş evleridir.

Ayazma Camii:
1760-1761 yıllarında Sultan III. Mustafa tarafından annesi Mihrişah Emine Sultan ile kardeşi Şehzade Süleyman adlarına yaptırılan cami, mimar Memet Tahir Ağa’nın eseridir. Caminin dört cephesinde ve cami avlusuna giriş kapılarında nadide kuşevi örnekleri görmek mümkün.




Yeni Valide Camii:

Üsküdar meydanında çarşının karşısında bulunan Yeni Valide Camii, III. Ahmet’in annesi Gülnüş Emetullah Rabia Sultan tarafından yaptırılmıştır.Yapımı 1710’da biten eserin subaşısı Mimar Bekir’dir. Caminin dört cephesinde de kuş evleri mevcuttur; bunlardan en dikkat çekenleri cami minyatürü şeklinde olanlarıdır.




Selimiye Camii:

Selimiye kışlası civarındaki cami III. Selim tarafından 1801 yılında yaptırılmıştır. Ön yan cephesinde çok zarif bir kuş evi bulunmaktadır.